15 Kasım 2009 Pazar

♥ ♥ Nicolas Cage ♥ ♥ hAwAoK♥ ♥

♥ ♥Bu adam hayatımın aşkı ♥ ♥
B u adamın Fizine hayranım ...
Onun bütün flimlerini  hayranlıkla izlerim duruşu , bakısı beni öldürüyor nicolas ile birlikte çekildiğimiz fotomuzuda profil resmimiz olarak kullandım...
Knowing 'in Gala gecesinde çekilmiştik arşivlerimi karıştırıken buldum hemen  sizinle paylaşayım dedim  :)
--Yaş farkı olmasaydı evlenecektik ama aramızda 16 yaş olunca sorun oldu ben ona ağır geldim taşıyamadı beni :=) şaka şaka ...
Hayatımın vaz geçilmezlerinden biri Nicolas'ın hayatını anlatan satırlarla sizi baş başa bırakim...

İtalyan asıllı Amerikalı oyuncu. Gerçek adı Nicholas Kim Coppola’dır. Dramadan romantik komediye, aksiyondan savaş filmlerine kadar birçok farklı türde oynamış olan aktör, Moonstruck’taki rolüyle en iyi erkek oyuncu oskarının da sahibi olmuştur. İzleyicinin Adaptation, 8 mm ve Snake Eyes gibi bağımsız yapımlarda da izleme fırsatı bulduğu Cage’in filmografisinde The Rocker, Face/Off ve Gone in Sixty Seconds gibi yüksek bütçeli aksiyon filmleri de vardır.

7 Ocak 1964’te Long Beach, California Dreamin, Amerika’da dünyaya geldi. İtalyan asıllı babası August Floyd Coppola yazar ve edebiyat profesörü, Alman asıllı annesi Joy Vogelsang ise koreograf ve balerindi. Kronik depresyon yaşayan annesi sürekli hayaller gördüğü ve dengesiz davrandığı gerekçesiyle Cage henüz 6 yaşındayken akıl hastanesine yatırıldı ve 1976’da anne babası boşandı. Ailesinde sanatla uğraşan ünlü isimler bulunan Nicolas, yönetmen Francis Ford Coppola’nın yeğeni ve Sofia Coppola’nın kuzeniydi. Aktörlük yapan Robert Carmine ve Jason Schwartzman’la da akraba olan Cage’in iki erkek kardeşi vardı: Daha sonra yönetmen olacak Christopher Coppola ve radyo yayıncılığı yapıcak olan Marc \”The Cope\” Coppola. Daha sonra vereceği bir röportajda ailesiyle ilgili olarak:

Kin ve hırsla dolu bir aile bizimkisi. Atalarım, İtalyan katiller ve soyguncular. Babam birlikte top oynayacağınız insanlardan değildi. O, daha çok birlikte ‘Yurttaş Kane’ izlenecek bir insandı. Her zaman onun heyecanlı bir insan olduğunu düşündüm… Sanırım bu, kalıtımsal bir şey.diyecekti.

Nicolas Cage, aynı zamanda Albert Brooks, Angelina Jolie, Lenny Kravitz, Slash, Rob Reiner ve David Schwimmer’ın da okulu olan Beverly Hills High School’a devam ederken aktörlük yapmak istediğini fark etmiş ve Golden Boy isimli oyunda rol almıştı.

İlk gençlik yıllarında işsiz kalan ve müracaat ettiği yerlerden geri çevrilen Nicolas, Francis Ford Coppola’nın yeğeni olmasından dolayı oyunculuk kariyerinde amcasının etkisinin olmasını istemiyordu. Bu yüzden soyadını Cage olarak değiştiren oyuncu, Marvel Comics’in ünlü karakteri süper kahraman Luke Cage’den ilham almıştı. Konuyla ilgili olarak Cage şunları söyleyecekti:
Ben hâlâ bir Coppola’yım. Ailemden çok şey öğrendim. Ancak, bu işi tek başıma kotarabileceğimi kanıtlamam için Nicolas Cage olmam gerekiyordu. Yasal olarak ismimi değiştirmedim, ama ehliyetimde, pasaportumda Cage yazıyor. Cage, benim çünkü…
Yirmilerinde E.G. Daily ile flört eden Cage daha sonra Uma Thurman’la da yakınlaşmıştı.

Oldukça aksi bir kişiliğe sahip olan, reddedilmekten hoşlanmayan ve her insana sıcak davranmayan Cage’in sahne korkusu vardı. İnsanların önüne çıkar çıkmaz titremeye başlayan Cage, bunu oyunculukla aşmaya kararlı görünüyordu ve ilk filmi Jeniffer Jason Leigh’i üne kavuşturan, birkaç dakikalığına rol aldığı ve Sean Penn’in başrolde olduğu Fast Times at Ridgemont High oldu. 1983’te Matt Dillon’la başrolleri paylaştıkları Rumble Fish’te rol aldıktan sonra onu tüm Amerika Valley Girl’de tanıdı. Ama Cage’i çok daha ciddi bir rol bekliyordu. Zira filmografisinde “The Wall”, “Midnight Express” ve “Fame” gibi başarı kazanmış filmler olan usta yönetmen Alan Parker ona Birdy’de oynaması için teklifte bulunuyordu. Filmde Sergeant Al Columbato karakterini canlandırarak rolünün altından başarıyla kalkan Cage’in performansı amcasını da etkilemiş olmalıydı ki Coppola Richard Gere, Diane Lane, Bob Hoskins, Gregory Hines’lı oyuncu kadrosuyla dikkat çeken The Cotton Club filminde ona da rol vermişti. Ardından yine Coppola yönetmenliğinde kamera önüne geçtiği Peggy Sue Got geldi.

26 Aralık 1990 yılında Christina Fulton’la olan birlikteliğinden Weston Coppola Cage isimli erkek çocuğu dünyaya geldi.

Oyunculuğuyla ilgili olumlu yorumlar yapılsa da Cage asıl çıkışını Cher’le başarılı bir ikili oluşturdukları Moonstruck filminde yakalayacaktı. Film üç dalda oskar kazanmasının yanı sıra Cage’in amcasının gölgesinden tamamen kurtulduğunun da beyazperdedeki kanıtı oldu. Filmin yönetmeni Norman Jewinson, Cage için “Her şeyi başarabilecek bir şair” yorumunu yapmış, sinema eleştirmenleri ve prodüktörler oyunculuğu için olumlu şeyler söyler olmuşlardı.

Cage’in performansı Coen Kardeşlerin de dikkatini çekmişti ve oyuncu ikilinin Raising Arizona isimli filmlerinde rol aldı. Yükselişi 1990 yapımı “Vampire’s Kiss” ve 1992 yapımı ” Honeymoon in Vegas” adlı filmlerle sürmeye devam eden Cage, film başına 4 milyon dolar gibi yüksek rakamlar alabilen bir oyuncu haline gelmişti.

1995 yılı Cage’in sinema kariyeri için oldukça önemli bir yıl olacaktı. Zira oyuncu intiharın eşiğindeki bir alkoliği canlandırdığı “Leaving Las Vegas” filmiyle en iyi erkek oyuncu dalında oskar ödülünün sahibi oldu.

Aynı yıl evlendiği Patricia Arquette’ten 2001 yılında boşanan Cage, 10 Ağustos 2002’de Rock’n Roll’un kralı Elvis Presley’in kızı Lisa Marie Presley ile dünya evine girdi. Üç evlilik yapan Cage halen evli olduğu Kore asılllı Amerikalı eşi Alice Kim’den Kal-El ismindeki ikinci erkek çocuğuna kavuştu.

Cage 2006’da Exuma archipelago’da 3 milyon dolara bir ada satın aldı. Oyuncu halen çekim aşamasında olan son filmi National Treasure: Book of Secrets’la ilgili olarak çalışmaktadır