19 Ağustos 2010 Perşembe

Padişah ve Kayserili :) Bu gün değmeyin keyfime bunun şerefine bir fıkra ısmarlıyorum hekeşe :=)

Hahaaa :) akıllı adamları sevevrim sonuç güzel....

Padişahın biri; "Bana yalan söyleyebilene bir küp dolusu altın vereceğim!" demiş.
Yalancılar, hemen saraya koşuşturup başlamışlar yalanlarına:
- Bir kuş, aslanı kapıp yuvasına götürdü.
- Bunun neresi yalan?.. Kuş kartaldır, arslan da kuzu kadar minik bir yavru. Kaptı mı götürür tabii!..

Bir başkası:
- Komşu ülkede bir eşeği kral yaptılar!..
- Ülkenin kralı, pencereden bakınırken tacını düşürmüş. Taç da pencerenin altındaki eşeğin başına geçmiş. Taç kimin kafasındaysa, kral odur tabii!..

Bir başkası:
- Padişahım, ben gökyüzüne bir ok attım. Altı ay sonra geri döndü!
- Senin ok bir ağacın üstüne düşmüştür. Ağaç, sonbaharda yapraklarını dökünce, takılacak yer bulamayıp yere inmiştir.
Böylece padişah, her yalana gerçek bir bahane bulmuş ve kimse padişaha bu yalandır dedirtememiş.

Ama bir gün bir Kayserili gelmiş ve şöyle demiş:
- Padişahım, sen benim babamdan borç olarak bir küp dolusu altın almıştın. Şimdi geri almaya geldim. Yalandır dersen ödülümü ver. Yalan değil dersen borcunu öde!.